Tüketicilerinizle bağınızı kuvvetlendirin
İçerik yazmaktan sosyal medya yöneticiniz sıkıldı. Ayını içerikleri görüp onaylamaktan marka yöneticisi sıkıldı. Aynı içerikleri görüp like etmekten tüketicileriniz sıkıldı. Artık içerik yazmayı bir kenara bırakıp tüketicilerinizle olan bağınızı kuvvetlendirmeli ve dijitaldeki marka içeriklerinizi onlarla birlikte oluşturmaya başlamalısınız.
Hala like sayınızın artışını mı takip ediyorsunuz?
Facebook’ta organik erişim % 2 – 3’ün altına düşmüş durumda. Yani sayfanızda 1 milyon kişi varsa, paylaştığınız bir içeriği sadece (ve şanslıysanız) 5 -10 bin kişi görüyor. Facebook, 2022 ile birlikte organik erişimlerin daha da düşeceğini açıkladı. Her şey ortadayken hala beğeni sayınıza önem veriyorsanız, aynı ölçüde markanıza zarar veriyorsunuz demektir.
Facebook’tan vazgeçin
Markalar Dijital=Facebook konumlandırmasından vazgeçmek zorundalar. Bir önceki maddede organik erişimin düşüşünden bahsetmiştik. Buna bir de Facebook reklam ücretlerinin artışı ekleniyor. Son yapılan araştırmada reklam ücretlerinin son bir yılda 6 kat arttığı gözlemlenmiş. Ve bu artış her geçen gün devam edecek. Eskiden 5 – 10 kuruşlara reklam verirken, artık 1 TL’lere yaklaşan tıklama başı ücretleri ödemek durumunda kalacaksınız. (Ki bu yatırım daha önce 10 binler harcayıp takipçiye dönüştürdüğünüz kitlelere ulaşmak için olacak.)
Web sayfanıza değer verin.
I. Sosyal medyada 6 ay önce paylaştığınız bir paylaşımı ya da sizin hakkınızda yazılan olumlu bir tweeti bulmanızı istesem ne kadar vakit harcarsınız? Sosyal medya kısa vadeli popülerlik sağlayan bir mecra. Ve her ne kadar paylaşılanlar kayıt altında tutulsa da zaman geçtikçe eskiye ulaşmak zorlaşıyor. Ancak web sayfanızda bulunan içerikler arama motorları tarafından kayıt altına alınıyor ve üzerinden yıllar geçse de kolayca ulaşılabiliyor.
II. Sosyal medya platformlarında ilgili kitleye ulaşma maliyetleri artıyor. Bu nedenle uzun vadede size ücretsiz ziyaretçi ve müşteri kazandıracak web sitesi büyük önem taşıyor.
III. Hiç düşündünüz mü? Sadık müşterilerinizi Facebook’ta takipçi yaparak rakiplerinizin onlara kolayca ulaşmasına olanak sağlıyorsunuz. (X markasını beğenleri hedefle seçeneğiyle onları ulaşılabilir kılıyorsunuz) Artık reklamsız alanlara ihtiyacınız var.
IV. Sosyal medya platformları, kullanım kurallarına her geçen gün bir yenisini ekliyor ve markalar bunlara uymak zorunda kalıyor. Bu durum yaptığınız bazı yatırımların yeni kurallarla boşa gitmesine neden oluyor. Bu yüzden % 100 sizin hakimiyetinizde olan bir mecraya ihtiyacınız var.
V. Sosyal medya platformlarında zengin içerik deneyimi sunmak çok mümkün değil. Facebook reklamı vermek istediğinizde dahi, görselin % 20’sinden fazlasında metin olmaması gerekiyor. Bu nedenle zengin bir içerik deneyimi sağlayabileceğiniz web sayfası altında bir blog mutlaka gerekli.
Sonuç olarak 2022’te sosyal medya kanallarınıza verdiğiniz önemin büyük bir kısmını web sitenize aktarmalısınız.
Daha fazlası : Marka yönetimihttps://www.consulix.digital/tr/marka-yonetimi-ve-hibrit-pr sayfamızda bulabilirsiniz…
Çalışanlarınıza Dijital Pazarlama Eğitimi Verin!
Sosyal medyadaki krizlerin büyük çoğunluğu dijital ile ilgisi olmayan personel tarafından oluşuyor. Nasıl mı?
I. Satın aldığınız besin ürünün içerisinden uygunsuz bir madde çıkıyor veya tarihi geçmiş oluyor.
II. Mağazada sizinle kimse ilgilenmiyor, ilgilenen kişiler yüzünüze küfreder gibi bakıyor.
III. Oturduğunuz mekanda her yer pis ve müsait hijyenik koşullar sağlanmamış.
IV. Aldığınız ürün arızalandığında teknik servis size destek olmuyor.
Bu maddeler uzatılabilir. Ancak buradan çıkarmamız ihtiyaç duyulan şey, dijital ile ilgisi olmayan çalışanların ciddi krizler oluşturabilme gerçeğidir. Bu nedenle şirketinizdeki tüm personeli yaptıkları çalışmaların dijitale nasıl yansıyabileceği mevzusunda eğitmelisiniz.
Ayrıca her departman için risk analizleri hazırlayıp önlemler almalısınız. Bu durum Facebook’ta sayfa açıp paylaşım yapmanızdan oldukça daha önemlidir.
Önemli olan takipçi sayınız değil, sizin kaç kişiyi takip ettiğinizdir
Milyonlara konuşan markaların ne dediğini insanlar artık çok fazla umursamıyor. Onlar artık özel olduklarını hissetmek istiyorlar. Bu nedenle sizi takip eden milyonlarla övünmeyi bırakıp, sizin kaç adet müşterinizi bireysel olarak takip ettiğinizi ve kaçına özel deneyimler yaşattığınızı sorgulamalısınız.
Not: Arkadan gelen kuşağın markalara olan sadakati gün geçtikçe azalıyor. Ve siz onlarla hususi olarak ilgilenip sadakat oluşturmadığınız sürece uzun vadede müşterilerinizi kaybetmeye mahkumsunuz.
Daha fazlası: Dijital tasarımhttps://www.consulix.digital/tr/dijital-tasarim sayfamızda bulabilirsiniz….
Siz hala tıklanma oranlarınızı mı takip ediyorsunuz?
Dijitalde yaptığınız reklam çalışmalarının performansını etkileşim ve tıklanma oranalarıyla ölçmeyi bir kenara bırakmak zorundasınız. Artık ölçümlemeniz gereken dönüşüm, yani çalışmanın size olan kazancıdır. (Kazanç, illa ki maddi olmak zorunda değil, en başta koyduğunuz hedeflerin karşılığıdır.)
Facebook son yaptığı araştırmada diyor ki; offline satışların % 90’ı reklamlarla hiç etkileşim göstermemiş kişilerden geliyor. (Facebook’un araştırması, ajanslarla iletişim kurdukları özel bir grupta paylaşıldı. Herkese açık linkini bulamadığım için buradan yönlendirme yapamıyorum.
Bu başlık altında bir noktaya daha değinmek isterim. Dijitaldeki reklam çalışmalarınızda ulaştığınız kişi sayısı (erişim) tamamen aldatmacadır. Facebook haber akışında gezen birisi, sayfayı aşağı kaydırırken reklamı fark etmese dahi, o kişi bir erişim olarak kayda geçmektedir. Aynı durum web sitelerindeki reklamlar için de geçerlidir.
Yani, televizyonda bir program izlerken reklamlar başladığında telefonunuzla ilgileniyor, bilgisayarınıza bakıyor, mutfağa su almaya gidiyor ya da tuvalete gidiyorsunuz diyelim. Ancak kanal açık olduğu için aslında reklamı görmüş sayılıyorsunuz. Dijital de aynı şekilde. Eriştiğiniz kişi sayısı onların sizi gördüğünü % 100 olarak garantilemez.
Ürünlerinizi dijital bir malzemeye dönüştürün
İlk maddede marka içeriklerinden herkesin sıkıldığını vurgulamıştık. Bu nedenle artık müşterilerinizle birlikte konuşma vaktiniz geldi. Bunu sağlamanın en kolay yollarından biri, müşterilerin halihazırda temas kurdukları ürünleri dijitalde paylaşılabilir bir malzemeye dönüştürmektir. Bunun için ise ürünlerinize bir hikaye eklemeli, ve bu hikayeyi ilgi çekici bir şekilde aktarmalısınız.
“Real time marketing” ama ne kadar?
2014’ün belki de en popüler konularından biri oldu real time marketing (gerçek zamanlı pazarlama). Ancak bu trende uymak isteyen markalar aceleciliğin kurbanı olarak fırsatın onlar için krize dönüşmesine yol açtılar. Bu nedenle bu tarz çalışmalarda markalar, hızlı ancak aceleci olmamayı öğrenmeliler. Ayrıca yapılacak paylaşım 1 – 2 kişi yerine en az 5 – 6 farklı gözün onayından geçtikten sonra yayına alınmalıdır.
Mobili önemseyin
Mobil kullanıcı oranı, her geçen gün artıyor. (Özellikle değişik monitör boyutlarındaki mobil cihazların satılmaya başlaması ile beraber bu cihazlar önemli ölçüde pc’lerin yerini almaya başladılar. ) Bu nedenle mobile yatırım yaparak en önce web sayfanızı mobile ahenkli hale getirmelisiniz. Bu noktada dikkat etmeniz ihtiyaç duyulan responsive bir yapıya geçiş sağlamaktır. (Responsive= Farklı ekran boyutlarına ahenk elde eden arayüz.)
Mobil ile alakalı yapılan en büyük hatalardan bir tanesi ise ana dijital yayınlarını (internet sitesi, blog) mobile uyumlu yapıp, sürdürülebilir bir yazışma sağlamadan ilkin mobil uygulamaya yatırım yapmaktır. Mobil uygulamaların bir çoğu kısa vadede büyük bir trend yakalasa da uzun vadede zamana yenik düşüyor ve unutulup gidiyor. Bu nedenle evvela ana dijital kanallarınızda mobil üzerinden sürdürülebilir bir iletişim oluşturmalısınız.
Özür dilemeyi bilin. Özür Büyüklüğün şanından gelir…
Dijitalde kriz yaşayan markalar, hatta ajanslar samimi bir özrü kendilerine yediremiyorlar ve krizin daha da büyümesine yol açıyorlar. Ve tüm bu süreçler internet sitelerine case olarak yansıyarak Google tarafından kayıt dibine alınıyor. Bu felaketi önlemenin yolu ise rahat: samimi bir özür dilemek. (Tabi ki aynı hatayı sürekli tekrarlamamak kaydıyla)
Dijital kanallarınızdaki deneyimi arttırın.
Birçok marka internet sayfalarının iyi bir kullanıcı deneyimi sunmamasından ötürü kendi mutsuz müşterilerini oluşturuyorlar. Ve ilk bakışta fark edilmeyen bu kullanıcı deneyimi bozuklukları, markalara hem algısal aynı zamanda cirosal anlamda zarar veriyor. Bu konuyu çözmenin yolu ise oldukça zor değil. Yandex’in ücretsiz bir servisi olan Metrica, size ziyaretçilerin gezintilerini video olatak sunarak, kullanıcı deneyimindeki sıkıntıları çözmenize imkan sağlıyor. Ayrıca Google Analytics’in verdiği bir oldukca bilgi, kullanıcı deneyimi sorunlu sayfaları size gösteriyor.
Görselleşin
Araştırmalara gore bilgilerin % 90’ı beyne görsel olarak aktarılıyor. Ve görseller, metinlere bakılırsa beyinde 60k daha hızlı bir biçimde işleniyor. (Kaynak 3M Corporation and Zabisco)
Bu araştırmadan da yola çıkarak görselliğin markalar için büyük bir ehemmiyet taşıdığını söyleyebiliriz. Özellikle Instagram ve Youtube, markaların değerli içerik üreterek daha çok ağırlık vermeleri ihtiyaç duyulan toplumsal medya platformları olarak aşama kaydediyor.
Metin içerik ile karşılaştırıldığında görsellik doğal ki zor, ancak bu zorluğun üstesinden geldiğinizde başarı göstermiş olacaksınız.
İnsanları dinleyin!
Şehirde yaşayan insanoğlu, günün azımsanmayacak bir bölümünü trafikte geçiriyor. Trafik, bu insanoğlu için bir eziyet olsa da markalar için büyük bir fırsat. Onlara toplumsal medya platformları üstünden sesli içerikler ile ulaşabilir ve akılda kalıcı bir kontakt kurabilirsiniz. Bu noktada halihazırdaki içeriklerinizi seslendirerek işe koyulabilirsiniz.
Daha Fazlası: Kampanya Yönetimihttps://www.consulix.digital/tr/kampanya-yonetimi sayfamızda bulabilirsiniz…